SALTANAT SALLANMAYA BAŞLAYINCA MI?
S.Erdoğan ve onun yönetimindeki AKP, daha düne kadar, “Ne pahasına olursa olsun; ÇÖZÜM SÜRECİNDEN taviz yok ve süreç her şeye rağmen inatla devam ettirilecek” demiyorlar mıydı?
Ne oldu da, hangi dağda hangi kurt öldü de birden bire susturulmuş ve pasifize edilmiş TSK’ya, “PKK ve IŞİD hedeflerini vurun” Jandarma ve polisimize, “PKK ve IŞİD militanlarını tutuklayın” emri verildi?
Saltanat güzel şeydir. Yıllarca PKK ve IŞİD ile yan yana yürüyen aynı masa etrafında çözüm süreci planlayanlar; saltanatlarının PKK ve IŞİD tarafından sallandığını ve tehlikenin kendilerine uzandığını görünce; verilen sözler, varılan mutabakatlar unutuluverdi.
Hep yazdık, “Yapmayın etmeyin! Teröristle pazarlık olmaz. Terör örgütüyle aynı çuvala girilmez. “dedik durduk. Ama onlar bizi çözüm düşmanı, barış ve kardeşliği bozucu olarak gördüler ve halka da öyle anlattılar.
S.Erdoğan, Başbakanlığı süresince, PKK ve onun yan kuruluşlarının hareket ve eylemlerini hep görmezden gelmiş. Güneydoğu da, devleti yok etmiş, asker ve polisi de eli kolu bağlı hale getirmiştir. Bu sayede son 7 Haziran seçimlerine kadar da buradaki oyları AKP’ye taşımayı başarmıştır. Son seçimler, PKK’nın güçlendiğini, Güneydoğu’yu da kurtarılmış bölge haline getirdiğini Erdoğan’a bizzat göstermiştir.
Erdoğan, HDP’nin barajı geçtiği sürece AKP’nin kaç seçime girerse girsin; istediği oyu alamayacağını, hedeflediği vekil sayısını da çıkaramayacağını görmüştür.
Tehlike oldukça büyük; saltanat sallanmaktadır.
Yine S. Erdoğan, Irak ve Suriye’de eylem yapan İslam maskeli IŞİD’e sempati duymuş. O sayede de Müslüman Türkü uyutarak bölgede kendi egolarını tatmin edecek bir halifeliğin hayalini kurmuştu.
Onun içindir ki, Suriye’den gelen göç dalgası ciddi bir arama-taramaya tabi tutulmamıştır. “Kevgir mi Sınır mı” yazımda bu konuya temas etmiştim. Ülkemizde bugün resmi rakamlara göre üç milyon, gayri resmi rakamlara göre ise beş milyon Suriyelinin olduğu söylenmektedir. Bunların yüzde biri IŞİD militanı olsa 20 bin militan eder. Bunları bulup ayıklamak mümkün mü?
Hem PKK ve onun her türden yapılanması hem de IŞİD Türkiye ve bölge için tehdittir. S. Erdoğan ve AKP’nin tepe noktası IŞİD hakkında oldukça yanılmışlar, hesapları tutmamıştır. IŞİD, Esad’ı bir türlü devirememiştir.
Hem IŞİD hem PKK, ABD, İNGİLTERE ve İSRAİL’in hesabına çalışmaktadırlar.
Her katliam, siyasi bir amaç için yapılır. Bu, dün de böyle idi bugünde böyledir.
Her iki terör örgütüne de yapılan askeri eylemler haklıdır ve Türkiye’nin yararınadır. Yılanın başı küçük iken ezilir. Eşkıya ile pazarlık asla yapılmaz. Bu, tarihin ve sosyolojinin bir gerçeğidir.
AKP’nin tek yöneticisi S.Erdoğan, bu askeri operasyonları; PKK ve IŞİD’i devletin varlığına mı yoksa kendi saltanatına bir tehdit gördüğü için mi yaptırmaktadır? Bu soru, benim zihnimi meşgul etmektedir.
Çözüm süreci süresinde PKK ve yan kuruluşları şehir ve kırsalda iyice mevzilendiler, güç oldular. IŞİD militanları ise Suriyeli göçmenler ile şehirlerimize kadar yerleştiler.
Bütün bunlar acaba BOP görevi olarak mı yapılmıştı?
Şuna inanıyorum ki laik devletin altının; tedricen oyulmasına rağmen KEMALİZM, S.Erdoğan’ı duvara toslatmıştır.
Türk devleti ve Türk Güvenlik güçleri bu pisliklerin üstesinden gelmesini asil ve necip Türk milletine” OH BE!” dedirtmesini bilecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Devletimize, Şanlı Ordumuza ve vefakâr polisimize güvenelim. Allah onların yar ve yardımcısı olsun.
Esen kalınız.
Nazım PEKER
Bu haber 1621 defa okunmuştur.
